Bilindiği gibi Demokratik Toplum Partisi DTP, “Türk devletinin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne yönelik bölücü eylemlerin odağı olduğu” gerekçesi ile Anayasa Mahkemesi tarafından kapatıldı. DTP’nin TBMM’deki grubunu oluşturan 21 milletvekilinden Ahmet Türk ve Aysel Tuğluk’un milletvekillikleri düşürüldü; böylece DTP’li milletvekillerinin sayısı 19’a düşmüş oldu.
Ortaya çıkan bu durum karşısında insanın ister istemez aklına şu sorular geliyor:
*Bölücü eylemlerin odağı olmakla suçları sabit görülmüş, bölücülükleri bizzat Anayasa Mahkemesi tarafından tescillenmiş ve kapatılmasına karar verilmiş bir siyasi partinin niçin bütün milletvekillerine siyaset yasağı gelmemiştir?
*Niçin 8 milletvekilinin milletvekilliği düşürülmemiş te sadece iki milletvekilinin milletvekilliği düşürülmüştür?
*Niçin eylemleri ve söylemleri ile Ahmet TÜRK ve Aysel TUĞLUK’tan daha bölücü ve bazı çevrelerce ŞAHİN diye nitelendirilen Emine AYNA’nın ve benzerlerinin milletvekillikleri değilde, kamuoyunda daha ılımlı olarak bilinen ve GÜVERCİN diye adlandırılan Ahmet TÜRK’ün milletvekilliği düşürülmüştür.
*Anayasa Mahkemesi gerçekten “HUKUKİ” bir karar vermiş midir? Yoksa başta AKP olmak üzere bir kısım çevrelerin etkisi altında kalarak SİYASİ bir karar mı vermiştir?
Bizi bu tür soruları sormaya ve yazının başlığını “DTP’Yİ KAPATMA KANDIRMACASI” olarak seçmeye yönelten hiç şüphesiz bir takım şüphe ve tespitlerimiz olmuştur. Bu şüphe ve tespitlerin başında sadece iki DTP’li milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmesi gelmektedir. Evet, gerçekten sadece iki milletvekilinin milletvekilliğinin düşürülmüş olması bir tesadüf müdür? Yoksa Anayasa Mahkemesi’nin DTP’ye bir kıyağımıdır? Sadece iki milletvekilinin milletvekilliği düşürülürken yoksa bir takım hesaplar mı yapılmıştır? Çünkü hesap ortadadır, 19+1= 20 eder. Daha açık bir ifade ile kapatılan DTP’li vekillere bir kişinin katılımı ile TBMM’de grup kuracak sayı bulunmuş olur. Nitekim UFUK URAS’ın katılımı ile bu sayının 20’ye tamamlanacağı ve bu milletvekillerinin katılımı ile BARIŞ VE DEMOKRASİ PARTİSİ’NİN mecliste grup kuracağı DTP’nin kapatma kararının verilmesinden hemen sonra medyada dillendirilmeye başlandı…
Ayrıca bu güne kadar yargı kararlarını bizzat Erdoğan’ın ve bakanların ağzından sık sık insafsızca eleştiren “Bu karar demokrasiye sıkılmış bir kurşundur, siyasi bir karardır …” türünde açıklamalar yapan hükümet kanadının Anayasa Mahkemesi’nin vermiş olduğu kapatma kararını tenkit etmeyişi hatta yerinde buluşu da ayrıca dikkate değer olup Anayasa mahkemesi kararına müdahil oldukları imajını vermektedir.
İnşallah biz tespitlerimizde yanılırız. İnşallah Anayasa Mahkemesi hiç kimsenin etkisi altında kalmadan karar vermiştir. Şimdi bekleyip göreceğiz. Eğer Yargıtay Başsavcılığı, İspanya örneğinde ve AVRUPA İNSAN HAKLARI MAHKEMESİ kararlarında da görüldüğü gibi yeni kurulacak partiye DTP’nin devamı gerekçesi ile dava açar ve bu partiyi de kapatırsa işte o zaman zihinlerimizde beliren bu şüphelerin yersizliğine bir cevap verilmiş olacaktır. Aksi takdirde bu kararla DTP’nin sadece adı değişmiş olacaktır.
11 Eylül 2001 olaylarından sonra başta ABD ve AB’de ortaya çıkan “ÖZGÜRLÜKLER Mİ ?” “GÜVENLİK Mİ” sorularına “ÖNCE GÜVENLİK” diye cevap verildiği bir dünyada 40 bin kişinin katliamından sorumlu bir örgütün siyasi kanadı olan bir parti ve onun yerine kurulacak ve devamı olacak partiler elbette kapanacaktır.
İktidarın muhalefeti, muhalefetin iktidarı “yargıyı siyasallaştırmakla suçladığı” bir ülkede bizim de ANAYASA MAHKEMESİ’nin kararlarını sorgulamak ve birtakım şüphelerimiz giderilmesini istemek her halde hakkımızdır.
Şimdi DTP’yi kapatmanın bir kandırmacadan ibaret olduğu yönündeki tespitimizde ne derece haklı olup olmadığımızı hep beraber bekleyip göreceğiz.
Alıntıdır