Anayasa'dan Türklük Tanımını Kaldıracakmış ?
ANAYASA'DAN TÜRKLÜK TANIMINI KALDIRACAKMIŞ ?
AKP iktidarının PKK açılımı ile atbaşı götürdüğü Türk’lüğü yok etme planı adım adım uygulanmakta, hergün yeni bir çehresi ile Erdoğan ve yandaşlarının Türk’lük aleyhine yapmaya çalıştıkları rezaletler gün ışığına çıkmaktadır. Geçen hafta AKP Grup Başkanvekili Ayşenur Bahçekapılı’nın “Anayasayı değiştireceğiz ve vatandaşlıktaki Türklük tanımını kaldıracağız.” demesi bardağı taşıran son damla olarak hepimizi çıldırtmıştır. Kim bu insanlar ve nasıl Türklük aleyhine pervasızca böyle bir konuşma cesaretini kendilerinde bulabiliyorlar? Pes doğrusu. Ancak etnik ayırımcılığı ve kimlik tartışma ortamınını yaratarak alt üst kimlik kavramlarını kaşıyan, bir memleketin Başbakanı olursa, takımının kendinde böyle bir cesareti bulması ve zehrini kusması çok da yadırganmamalıdır. Baştan sona yaratılan her çıkmazın başında Sn.Erdoğan ve takımı vardır.
Şu haddini bilmez Bahçekapılı’nın, yediği haltttan dolayı milletinden özür dilemesi gerekirken şu anlamsız savunmasına bakacak olursanız, “özrü kabahatinden büyük” misali saçmalamaya devam etmesi affedilecek cinsten değildir. Neymiş efendim, “Türklük tanımını kaldırmazsaymış Demokratikleşmeyi yapamazmış.”Daha da ileri giderek Vatandaşlık tanımını da değiştirecekmiş, herkesin kendi etnik kimliğiyle kökenini ifade edebilme olanağı yaratacakmış ve üst kimlik olarak “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım” diyebilecek sorunsuz bir halk yaratacakmış. Pöh, pöh, pöh! Hele yavaş ol da vak vaklar ürkmesin! Sen kim oluyorsun ki Anayasa değişikliği yapabiliyor ve de PKK açılımını Anayasa değişikliği ile sonuçlanacağına hükmedebiliyorsun? Yoksa patronun mu söyletti?
AKP iktidara geldiği ilk günden itibaren kodamanları, Türkiye’de yok otuzaltı, olmadı kırkyedi etnik kimlik saymaya, Kürt, Alevi, Laz, Çerkez, Boşnak, Gürcü ve diğerlerini, “Farklılığımız zenginliğimizdir, Türkiye bir mozaiktir” diye atmaya başlarlarsa, diğer yandan Türk Milletini aşağılamaya devam ederlerse sonunda bu guruplar egemenliklerini elde etmek için başkaldırırlar hele bir güçlü hami bulurlarsa da senin ananı ağlatmak için hertürlü çılgınlığa girişirler ve seni kepaze etmek için ellerine geçen her fırsatı kullanmaktan çekinmezler. Nitekim Amerika bu noktadan hareketle kendi Starford Üniversitesi’ne “Türkiye’de Türk Yoktur.” Kararını da aldırır. Hatta “Türkiye’de Türk’ler değil, genlerinde Arap, Slav, Yunan, Yahudi ve Berberiler’e ait karışık kodlar taşıyan insanlar yaşar.”da dedirterek senin kimliğini inkâr ettirirler, seni otuz iki milletin piçleri olarak da lanse etmeye çalışırlar. Hadi bakalım ayıklayınız şimdi pirincin taşını. Evet bu paragraftaki yazdıklarımın tümü Amerikan Üniversitesi Starford’un sözüm ona bu yılın Ağustoz ayında Türkler ile ilgili araştırma diye yapmış oldukları açılımın sonuçlarıdır.
Halbuki KKTC Koruma Derneği’nin himayelerinde yapılan “ I.Uluslararsı KKTC’nin Statüsü Sempozyumu” na katılan Afganistan kökenli bir Türk genci Ali Han’ın az Türkçesi ile “Türk olmaktan büyük gurur duyuyorum” demesi nekadar gurur verici ve övünülecek bir deyiş ise bu kendini bilmez ve belki de Türk’üm diye övünen zavallının küstahca ifadeleri okadar üzücüdür. Yine de Türk olan birine böyle konuşmak düşmez ve yakışmaz diyerek teselli bulmaya çalışıyorum. Açık rejimlerin en önemli yanı yönetilen ile yönetenlerin birbirinden hesap sorabilmesidir. Bir gün mutlaka yanlış yapanlar hesap verecektir.
Gayeleri Milli varlığımızı ve devletlerimizi yoketmek, ülkelerimizi bölmek ve parçalamak olan bu zihniyetlere Yüce Türk Milleti asla izin vermeyecektir. Temennimiz, bizim duyduğumuz bu acıları, yanlış yapanların da duyması, yüreklerini dağlamasıdır. Yanlışlarını anlayıp doğru yola dönmeleridir. Aksi halde kötü zihniyet sahipleri birgün geldikleri gibi gideceklerdir. Ancak Özkan Bostancı’nın da dediği gibi, “Kelleleri omuzlarının üzerinde olur mu olmaz mı orasını bilemeyiz.”
Hoşcakalınız.
AHMET GÜLAY
Türkl'üğü yok etmeye Tarih boyunca Çinliden haçlı köpeklerine, YEDİ DÜVELE kadar kimsenin gücü yetmedi, yetmez de.
Mensubiyetinin farkında değilsin ya da mensubiyetin başka.
Sıfatını unutma.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir üyesisin.
Seni oraya (ne yazık ki) Türk Milleti seçti.
Maaşını Türk Lirası olarak tıkır tıkır alıyorsun.
Türkiye Cumhuriyetine ve Türk Ulusuna hizmet için seçildin.
Türkiye Cumhuriyetine sadakatten ayrılmayacağına NAMUSUN VE ŞEREFİN üzerine BÜYÜK TÜRK MİLLETİ önünde AND içtin.
Sakın Unutma....
******'ün Gençliğe Hitabesi
Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.
Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.
Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
AlıntıdıR