Zeitgeist'ı izleyenlerin çoğu abondone olmuştu, tabula rasaya dönüşmüştü, Zeitgeist Addendum bu tabula rasa kafalara istediği bilgiyi sokmak amacıyla çekilmiş. Yaptıkları tespitler nokta atışla yapılan etkileyici tespitler. Gerek dinlerin kökeni olsun, 9/11'in sebebi olsun, ABD Merkez Bankasının para politikaları olsun tespitler tutarlı ve etkileyici. İlk filmi izledikten sonra birçok insan dünyaya bakışının değiştiğini, uyandığını söylüyor, hemen belirteyim çoğu bir kitap okudum hayatım değişti abi insanıdır bunların fakat bu etkiyi daha mürekkep yalamış, eleşritel, süpheci düşünme yetisine sahip insanlarda da gördüm. İkinci film Addendum ilk filmde oluşturulan arkaplan üzerinden ilerleyip mesajını veriyor: Başka bir dünya mümkün, Venüs Projesi bunu sağlayabilir. Tabi bu filmde de ilk filmde olduğu gibi süper çarpıcı örnekler var. Film para bazlı ekonominin döneminin kapandığını zira artık kaynakların kıt ihtiyaçların sınırsız olmadığını; fakat bu tip ekonomiden çıkarı olanların hala bu ekonominin ayakta durmasını sağladıklarını, eğer sahip olduğumuz teknolojiyi gerektiği gibi kullanırsak kaynakların aslında sınırsız olduğunu fark edeceğimizi, sınırsız kaynaklı ekonomide de paraya ihtiyaç olmayacağını, zira paranın kıt kaynakları elde etmek için bir araç olduğunu, paranın borçla yaratıldığını, bu borcun ABD Merkez Bankasından alındığını ve bu yolla ekonominin işlemesinin sağlandığını, bu sistemde tek karlı kuruluşun ABD Merkez Bankası olduğunu çünkü ekonomiye giren her parayı onların ekonomik sisteme borç olarak soktuklarını, parayı ise hiçbir şeye dayanmadan yarattıklarını, fakat bu borcun faizini aslında bu var olmayan para ile değil, gerçek para ile tahsil ettiklerini, ABD Merkez Bankasını birkaç güçlü ailenin yönettiğini vs. iddia ediyor. Ve izlerken sizi buna ikna ediyor.
Venüs Projesi burada devreye giriyor. Kaynakların kıtlığına dayanan para bazlı ekonomi yerine kaynakların sınırsızlığına dayalı bir ekonomi ile çok daha iyi yaşayacağımızı iddia ediyor. Çok hoş.
Hırsızlığın, savaşın, silahların, yolsuzluğun, açgözlülüğün, açlığın ortadan kalkacağını iddia ediyor.
Temiz bir çevre, herkese eğitim ve sağlık hizmeti, herkese ev, güvenli bir yaşam vaadediyor. Sınırların kalkacağı, tek bir dünya hükümetinin olacağı, kaynakların sınırsız olacağı bir dünya inşaa etme iddiasında.Eğer kapitalist sistem devam ederse üretimin robotların eline geçeceğini fakat asla üretimin tam kapasite ile yapılmayacağını ürünlerin yine para ile satılacağını fakat parası olan kimse kalmadığı için yağmaların, ayaklanmaların başlayacağını ve bunu askeri bir diktatörlüğün izleyeceğini iddia ediyor Venüs Projesinin fikir babası Jacque Fresco. Ürettikleri gelecek projecksyonunda şehirler iç içe geçmiş çemberlerden oluşuyor. En dışta tarım alanları ve onun etrafında bir su kanalı, içe doğru gittikçe dinlenme alanları, parklardan oluşan çember, ardından küçük göletlerle çevrili evlerin bulunduğu çember, ardından şehrin sosyalleşme alanları, en içte ise büyük bir kubbe ile onu çevreleyen 8 küçük kubbe var. Küçük kubbeler kütüphane, konservatuar, tiyatro, araştırma merkezi, konferans salonu... görevleri
görecekler, merkezdeki büyük kubbe ise alışveriş merkezi, okul, hastane gibi yerlere ev sahipliği yapacak.
Evlerin ihtiyaçları otomatik olarak merkeze bildirilecek ve ihtiyaçlar evlere tabiki ücretsiz olarak dağıtılacak. Fakat iddia ediyorlar ki bu sistem hayatlarımızı göslemeyecek veya dikte etmeye kalkmayacak.
Devrimle değil evremile gelmeyi istiyorlar. Dünyanın çeşitli yerlerinde koloniler kurmayı ve zamanla en iyi yaşam biçimi olarak benimsenmeyi umuyorlar.
Şehirlerin, bünaların farklı dizaynalarının bu şekilde depreme çok daha dayanıklı olduğunu iddai ediyorlar, Jacque Fresco'nun aklına bu tip binalar yapmak bir dişliye bakarken gelmiş.
Kısaca: Üretimi robotlaştırıp insanların bütün ihtiyaçlarını bedava sağlama imkanının bulunduğunu, fosil yakıtlardan kurtulup tüm dünyada ulaşılabilen yenilenebilir yakıtlarla bedava enerji üretmenin mümkün olduğunu, teknoloji sayesinde kaynaklarımızın artık tüm ihtiyaçları karşılar noktada olduğunu iddia edip; yeni bir medeniyetten bahsediyorlar.
Çok fena faşizm kokuyor. Şu soruların cevabını vermeli önce bu arkadaşlar:
1) İnsan çalışmasına ihtiyaç kalmadığında insanların boş zamanlarında göt büyütmekten başka bir halt etmeyeceğini nasıl garanti edilecek?
2) Bütün bu merkezileşmiş üretimi kim kontrol edecek? Yapay zeka mı, seçilmiş hükümet mi? Eğer yapay zeka ise bu kadar gelişmiş bir yapay zeka muhtemelen göt büyütmekten başka bir iş yapmayan insanlığa ne kadar süre hizmet edecek, varlığının bilincine vararsa ne halt edeceğiz? Eğer hükümet tarzı bir yapı yönetirse bu süreci etkin işleyeceği, keyfiliğin oluşmayacağı nasıl garanti edilecek?
3) Özellikle hizmet sektöründeki bazı mesleklerin icrası sonsuza kadar insanlar tarafından yerine getirilecek. Örneğin hukuk işleri. Muhtemelen o kadar bolluk içinde eğitim almak için, çalışmak için hiçbir motivasyonu kalmayacak olan insanoğlu arasından nasıl hukukçular, öğretmenler, p***ologlar yetiştirilecek/bulunacak. Bu sorunun cevabı zaten bunlara gerek olmayacağı ise bu bahsi burada kapatırım kuzum.
4) Bu bolluk içinde göt büyüten insanın bunalıma girip bambaşka sorunlara yol açmayacağınıi toplumsal bir bunalım geçirmeyeceğimizi kim garanti ediyor?
5) Şehirler neden ille de o şekilde olacak? İddia edildiği gibi süper bir eğitim alan, kendisini geliştirmek için bol zamanı olan insanların yaratıcı gücüne inanmıyorlar mı bu projeyi yaratanlar.
Kapitalizme alternatif üretmek, kapitalizmin ipliğini pazara çıkarmak için güzel bir alternatif, fakat en güzel yanı da asla uygulanamayacak olması.
Alıntı.